Tekerlekli Sandalye Basketboluyla dolu günlerin ardından yıllık iznimi geçirmek üzere hemen İzmir’e koştum. Amacım Gümüldür’e gidip şehir gürültüsünden, trafikten uzak kumsal ve denizin keyfini çıkarmak ve biraz da kafa dinlemekti. Ancak bir şeyi gözardı etmiştim. Artık kanımıza işlemiş olan BASKETBOL SEVGİSİNİ...
İzmir’e iner inmez eski öğrencim ve şu anda da C Klasman Hakem olan Onur Can’a İzmir’e geldiğimi vakti olursa yazlığıma beklediğimi söyledim. O da bana İzmir’ de Fuar Kupası düzenlendiğini, turnuvaya BJK, Karşıyaka, TOFAŞ, Rus KAZAN takımlarının katıldığını, kendisinin de maçları yöneteceğini ve beni de maçlara beklediğini söyleyerek bir kontra atakla karşılık verdi. Bunun üzerine ben de tatil mi “basketbol” mu denkleminden tabii ki “basketbol” yanıtını vererek sıyrıldım. Gerçekten de İzmir’deki genç hakemleri çok beğendim. Onur Can’ın devreleri olan Sinan İşgüder, Umut Aksoy, Ozan Aykut ve Fatih Ertürkmen’in gelecekte İzmir’i 1. ligde başarıyla temsil edeceklerine inanıyorum. Onur’da İngiltere’ye giderek kaybettiği 2 yılı en kısa zamanda kapatacak görüntüsü verdi. Onların bu hırsları beni bir an C Klasmandaki günlerime götürdü. Beklentiler, hayal kırıkları . Umarım her şey gönüllerince olur.
Koşan basketboldan tekerlekli sandalye basketboluna dönecek olursak, 4. Avrupa Gençler Şampiyonası 28 Ağustos 4 Eylül tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi. Bu branşın gelecekteki yıldızlarının mücadele ettiği turnuvada Milli Takımımız hayal kırıklığı yaratarak 6. oldu. Bu turnuva tekerlekli sandalye basketbolu kulüpleri bu branşı bilen antrenörleri takımlarının başına getirmediği sürece, düzenli antrenman yapmadığı sürece, alt yapıya önem vermedikleri takdirde Milli Takımlarımızın başarılı olamayacağını, başarılı olursa da sadece geçici başarılar elde edeceğini gösterdi. Sadece Milli Takım kamplarında doğru ve gerçek antrenman yapan oyuncularla bu işe çok önem veren İspanya, İngiltere ve Almanya gibi ekol ülkelerle baş edemeyeceğimizi, hele hele Amerika, Avustralya ve Kanada’ya karşı hiç bir şansımızın olmadığı bilimsel bir gerçektir. Bu konuda Federasyonumuza Kanada modelini 25 sayfalık bir çalışma olarak sunmuştum fakat Türkiye’deki bürokratik engeller ve sadece “yap boz” modelini uygulamayı alışkanlık haline getirmiş olan sorun çözme anlayışımız buna imkan vermemişti. Buradan bir kez daha yinelemek istiyorum, acilen kulüp takımlarımızı bu branşa ilgi duyan, bilen, genç oyuncuları bulup onları eğitmeye kendini feda edecek antrenörlerle donatmadığı takdirde, biz Türk hakemleri final maçlarını yönetmeye devam edeceğiz. Çünkü hiç bir zaman bir Türk takımı finalde olmayacak....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder