19 Kasım 2008 Çarşamba

Hakemlik Felsefesi


Kısa geçmişine rağmen basketbol, dünyanın en heyecan verici sporlarından biri olmuştur. Sporcular artık hem yeteneğe hem de atletikliğe sahiptirler. Oyun kuralları ve sahadaki değişiklikler bu sporu daha akıcı ve mücadele dolu hale getirmiştir. Bu mücadelede takımlar, oyuncular, antrenörler kadar hakemler de önemli bir unsurdur. Her antrenör maçının iyi bir hakem tarafından yönetilmesini ister. Peki kimdir iyi hakem? Bunun yanıtını hep beraber arayalım.

Hakemler polis mi, orkestra şefi mi olacaklarına karar vermelidirler. Bence en iyi hakem her ikisi de olandır. Nedenini açıklayalım;

Kural kitabı iki bölümden oluşmaktadır. 1. bölüm Değişmez kurallar. Bu kuralların çiğnenmesi tartışılmazdır. Örneğin, topun oyun sahasını terk etmesi, 8 sn, geri pas, hatalı sürüş, 3 sn vb. Bu kurallarda yargıya veya yoruma yer yoktur. İhlal varsa çalınmalıdır.

2. bölüm ise temas pozisyonlarını içermektedir. Bu durumlarda hakem, kuralların çiğnenip çiğnenmediğine derhal karar vermelidir. Bugünün moda deyimiyle avantaj/dezavantaj durumu. Ancak bu kavram hakemlerin yetersizliklerinin arkasına sığındıkları bir kalkan haline gelmiştir. Pek çok kez bir karar verilmesi gereken yerde hakemlerin “avantaja bıraktım”, ya da “dezavantaj yoktu” dediğini duymuşsunuzdur

Daima hatırlanmalıdır ki, basketbolda kural ve mekanik kitapları sizin akıllı hakemlik yapmanız için faydalanmanız gereken birer rehberdirler. Kuralları yorumlarken hakem, mantığını ve tecrübesini kullanmalıdır. İyi bir seviyeye ulaşmak için, hakem, oyunun ilim ve sanat taraflarını anlamalı, ancak bu ikisinin birleşimini fazla ileri götürürse, bunun karışıklığa yol açacağının da farkında olmalıdır. Hakem olarak, ilim ve sanatın doğru karışımını bulabilmeliyiz ki, bu doğru karışım bize yönettiğimiz maç için gerekli olan mantığı sağlayabilsin. Hakem, tıpkı etki tepki mantığındaki gibi, özellikle bir olayın olacağını haberdar eden verileri anladığında, bilimden sanata geçer. Durumları, olayları, problemleri olduğunda kontrol etmektense, daha önceden tahmin etmeli ve yok etmeliyiz. Bir yerde buna oyunu okuma da diyebiliriz. Oyunun bilim tarafını anlamak için hakem, oyuncular ve koçla satranç oynama yeteneğine sahip olmalı ancak onlardan bir iki hamle önde olmalıdır. Hakem, oyunu okuyabilmesi için gerekli olan, iki takımında oynadığı hücum ve defans türünü hemen anlamalıdır. Koçların oyun esnasında gerek tempo gerekse oyuncu değiştirerek yaptıkları değişiklerin farkında olmalıdır. Hakem; koç, uzun oyuncuları çıkarıp yerine kısa hızlı oyuncuları sokarsa, bu değişikliğin müdafada prese, hücumda fast-break’e yol açacağını anlayıp ona göre hakemlik yapmalıdır. Bunun sonucu mekaniğini ve psikolojisini ona göre ayarlayıp, oyunun önünde olmalıdır.

Antrenörler sürekli olarak oyuncularından daha fazla şey istemeye başlamışlardır. Bu da oyuncuları daha yetenekli ve yaratıcı yapmaktadır. Eğer yeneteneksiz bir takım, yetenekli bir takıma karşı kuralları çiğneyerek bir üstünlük sağlıyorsa, dengeyi kurmak ve uygunsuz hareketi cezalandırmak hakem olarak bizim görevimizdir.

HAZIRLIK:
Herhangi bir maça hazırlık, bir önceki maçın bitişiyle başlar. Maçtan sonra, pozisyonlar ve performansınızla ilgili sorularınıza yanıtlar arayabilirsiniz. Örneğin; “Pozisyonu daha iyi takip edebilir miydim?” “Oyunu bir veya iki adım geriden okuyabildim mi?” “Eğer içeri doğru penetre etseydim, daha iyi bir düdük çalabilir miydim?” gibi. Maçlarda karşılaştığınız önemli pozisyonların resim ve fotoğraflarından oluşan bir dosya/kütüphane oluşturup, bunları bir sonraki maç öncesi gözden geçirip performansınızın arttırılmasına çalışabiliriz. Hakemler bu çizimleri ve önceki maçların videolarını kullanarak bir sonraki maçı daha iyi yönetmenin yollarını ararken hem refleksif hem de değerlendirmeci olmalıdırlar. Bunlara ek olarak, Maç öncesinde aklınızdaki tüm sorunları bir kenara bırakınız ve maça konsantre olunuz.


OYUN YÖNETİMİ:
Hakem olarak, maça rahat ve sorunsuz çıkabilmeniz için, maç saatinden uygun bir süre önce oyun sahasına gelmeliyiz. Böylelikle saha ve ekipmanın uygun durumda olduğunu görebiliriz.

Daima hakem gibi görünmeliyiz. Tatlı sert olmalıyız. Saha içi ve dışında çalışkan ve profesyonel olmalıyız. Tutum ve davranışlarımızda karşı tarafa güven vermeli ve asla kendimizi kaybetmemeliyiz. Maçtan önce veya sonra koçlarla herhangi bir diyaloğa girmemeliyiz.

MAÇ ÖNCESİ:
Pek çok hakemin asıl başarısızlığı, maç öncesi görüşmesini küçümsemeleridir. Tüm hakemler başarılı bir maç yönetmek için takım çalışması yapmalı ve birbirleriyle yardımlaşmalıdır.
Maç öncesi konuşma için bir kontrol listemiz olmalıdır. Genel hatlarıyla tekrar edersek;
1. Ana sorumluluk alanınızı bilin,
2. Savunmayı bulun,
3. Belli olan/ Açık görülen şeyi çalın,
4. Hakem arkadaşınıza güvenin.

HAKEMLİK MEKANİĞİ:
Hakemlerin bir takım halinde iyi yönettikleri bir maç ile, hakemlerin bireyler halinde zayıf ve kötü yönetim gösterdikleri maç arasındaki farkı, iyi yapılan hakemlik mekaniği oluşturmaktadır.

Maç öncesi görüşmesinde sahayı paylaşınız. Konuşun ve hakem arkadaşlarınıza güvenin. Tüm bunlar kuraldışı hareketleri azaltacaktır. Unutmayınız ki tekerlekli sandalye basketbolunda 2 oyun vardır;
1. toplu oyun, 2. topsuz oyun. Sorumluluk sahanızı tam kapatın. Böylece hücum oyuncusu bakıp sizi gördüğünde çalınacak veya çalınmayacak bir düdüğe itiraz etmeyecektir. Bu sayede maça kayıtsız olan hakemin maruz kalacağı tartışmalarla siz karşılaşmazsınız.



HAKEMLİK FELSEFESİ:
Hakemlikte felsefe olarak, kurallara kelimesi kelimesine uymaya gerek yoktur. Aksine, oyuncunun rakibine verdiği gerçek etkiye göre kurallar uygulanmalıdır. Eğer, kuralların ihlali sonucu oyuncu adil olmayan bir şekilde etkilenirse, bu hareketi yapan rakip oyuncu cezalandırılmalıdır.

Hakem olarak bizler, dengeli ve ulaşılabilir olmalıyız. Genelde, hata yapabileceğimiz herkes tarafından kabul edilmekte ve anlayışla karşılanmaktadır. Ancak, karmaşık ve gergin bir pozisyonda daima hatırlayınız ki “ nazik bir şekilde vereceğiniz bir cevap, karşı tarafın öfkesini yatıştırır.” Bu tür pozisyonlarda sadece ihtiyacınız olan şeyi görün ve duyun. Eğer oyuncu size bir şeyler söyleyip arkasını dönüp gidiyorsa, bırakın gitsin. Asla oyuncuyu kovalayıp, müdahale etmeyiniz. Ve asla oyuncuyu parmağınızla gösterip, bağırmayınız. En önemlisi, bu tarz gergin durumlarda oyuncuya dokunmayınız. Maçın üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı sürece oyuncular ve koçlar istedikleri yargıda bulunabilirler. Diğer yandan, onlar eğer size saygılı bir şekilde yaklaşır, ve soru sorabilir veya yorum isterlerse, onlara bir cevap verilmesi uygun olacaktır.

DÜDÜK ÇALMAK:
Burada tutarlılık sihirli kelimedir. Uluslar arası hakemlik sınavında her devrede çaldığım faulü saydılar ve tutarlılığı nasıl ölçtüklerini gördüm. Örneğin, ilk period 4 faul, ikinci period 3 faul, üçüncü period 5 faul, 4. period 4 faul. Eğer ilk period hiç faul çalmadıysanız, ikinci period 8 faul , 3.period 1 faul, 4. period 12 faul çaldıysanız, bu sizin tutarsız bir maç yönettiğinizi gösteriyor.

Eğer doğru yer ve pozisyondaysanız, doğru düdüğü çalarsınız. Oyunu yönetin, o anki olan şeyi değil. Daima tüm oyuna bakın, ve eğer temas olursa;
a. ne oldu, b. neden oldu, c. kimler olayın içindeydi? d. bu oyunu nasıl etkileyecek? Bir pozisyonla ilgili önceden hüküm vermeyin. Bu tür verilen kararlar, pozisyonun hakem tarafından otomatik olarak hasır altı edilmesidir. Pozisyonlara tanıdıklık hakem için tembelliktir ve bu da rahatlığa ve hata yapmaya sebep olur. Ancak bu tür yargılar hakemin oyunun geri kalanını görmesini etkileyen bir perde haline gelir.


Müsabakalarda en büyük tutarsızlıkları şarj/ blok pozisyonlarıyla ilgili yargılarımızda veriyoruz. (Başka bir deyişle hücum/savunma faulü). Bu tür pozisyonlarda genelde tercihimizi savunmaya faul çalmakta kullanıyoruz. Ancak, toplu hücum oyuncusunun yön değiştirerek yaptığı temasa neden olan hareketi maalesef kaçırıyoruz. Tüm hakemler bu tür pozisyonlar üstüne daha fazla kafa yormalı ve dikkatimizi verip, tutarlı düdükler çalmalıyız.

Eğer iki oyuncu paralel bir şekilde aynı yönde gidiyorsa ve toplu hücum oyuncusu sandalyesini (kalçasını) kullanarak müdafanın yoluna girerse, bu pozisyonda müdafaya blok ÇALINAMAZ! Temasa rağmen, eğer herhangi bir avantaj kazanılmadıysa, düdüğünüzü bekletecek cesaretiniz olsun. Ancak, toplu hücum oyuncusu gerçek bir avantaj sağlıyorsa da, hücum faulünü çalacak da cesaretiniz olsun.

Saçma düdükler çalmaktan kaçınmanın bir yolu da düdüğü çalmadan önce oyunun tamamına ikinci bir bakış yapma alışkanlığını edinmektir.
Bu stratejinin örnekleri şunlar olabilir:
a. 3 saniye düdüğünü çalmadan önce, gözünüzün ucuyla topun nerede olduğunu görün. Eğer oyuncu atış halinde ise, 3 sn’yi saymayı ve düdüğü bekletin. Eğer ondan sonra pasını atarsa, düdüğünüzü çalın. Eğer atış yapıldıysa, o zaman takım kontrolü bitmiştir ve 3 sn düdüğü çalınmamalıdır.
b. Geri sahada müdafaya bir tutma veya kapatma çalmadan önce herhangi bir hücum oyuncusunun atış halinde olup olmadığına dikkat ediniz. Eğer bu düdüğü çalarsanız, top hemen ölmez, sayı girerse sayı verilir. Ancak eğer faul şutu atan oyuncunun takım arkadaşı tarafından yapılırsa, top derhal ölür ve top çemberden geçerse sayı sayılmaz.
Kuralları anlamak ve onları doğru zamanda ve doğru tarzda uygulamak hakemliğin püf noktasıdır.

Hiç yorum yok: