19 Kasım 2008 Çarşamba

Takım Olmak



Türkçe Basketbol Eğitim. (www.basketbol.egitim.net) web sitesinde yer alan ve Sayın Hurşit Baytok’un yazmış olduğu “Takım Oyununu Geliştirmek” adlı makalesi aslında hakemlikte de başarılı olmak için gerekli olan ancak göz ardı edilen “TAKIM OLMAK” kavramının önemini bizlere bir kez daha hatırlattı.

Hakem olarak takım olmanın önemiyle ilgili bir örneği geçtiğimiz Nisan ayında ülkemizde düzenlenen Willi Brinkmann .Kupası Finallerindeki bir müsabakada bizzat yaşadım. İngiliz ve Belçikalı hakem’le beraber yönettiğim müsabakada karşılıklı bir yarışa girilerek bencil ve bireysel bir yönetim gösterildi. Kimse kimsenin bölgesine dikkat etmedi ve kendi bölgesi olmadığı halde hakemler birbirlerinin pozisyonlarına ihlal veya fauller çaldı. Bir nevi düdük çalma yarışına girildi ve bu da basketbolun değil hakemlerin ön plana çıkmasına sebep oldu. Takımların iyi niyetiyle maç kazasız bir şekilde tamamlandı ancak o maçı hayatımda yönettiğim en kötü maç olarak daima hatırlayacağım.

Bence, üç hakemden birinin bile böyle ön plana çıkma isteği olduğunda veya egosu gereğinden fazla yüksek olduğunda, diğer hakemlerin geri plana çekilmesi o hakemle yarışa girmemesi en uygun olanı. Ayrıca ilk molada o hakeme uygun bir şekilde “Biraz daha az çalalım!, ya da “Herkes kendi bölgesine çalsın!” şeklinde uyarıda bulunulması gerekiyor. Ancak diğer iki hakem de bu hakeme ayak uydurursa, işte size hiç bitmemeye veya karakolda bitmeye ve aday bir müsabaka.
Eğer hakemler birbirine güvenmez, inanmaz veya birbirini küçümserse (Örneğin; güçlü bir basketbol ekolünden gelen Bosnalı bir hakem, daha zayıf bir basketbol ekolünden geldiğini düşündüğü İsveçli bir hakemi küçümseyebiliyor) işte o zaman bu yukarıda belirttiğimiz “takım olmak” olgusu zorlaşıyor. Hakemler, kolay olmasından dolayı ve kendisini kurtaracağını düşündüğünden ; “her koyun kendi bacağından asılır” felsefesiyle, bireysel bir şekilde müsabakayı bitirmeye çalışıyor. Oysa hakemler, tıpkı takımların başarılı olmak için yaptığı gibi, egolarını bir kenara bırakmalı, birbirinin güçlü ve zayıf yönlerini kabul etmeli, takımın başarısı için kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirmeli ve ancak bir takım olunursa maçı sorunsuz yönetebileceklerine inanmalıdırlar. Burada bu ortamı yaratma görevi öncelikle müsabakanın “başhakemi”ne düşmektedir. Maç öncesi konuşmada, molalarda, takım arkadaşlarını motive etmeli, gerekli uyarılarda bulunmalı ve takım arkadaşlarına örnek olmalı ve liderlik yapmalıdır.

Sonuç olarak hakemler sadece “Ben değil! Biz” dediklerinde önce kendilerini sonra da maçlarını yönettikleri takımları mutlu edeceklerdir. Ancak hepsinden önemlisi, hakemler gerçek bir takım olduklarında basketbolu daha üst seviyeye taşıyacaklardır.

Hiç yorum yok: